12 Eylül 2017 Salı

YOZGAT VE İLÇELERİNİ GEZDİM

YOZGAT YERKÖY;İş icabı çıktığım gezinin ilk durağındayım.Otobüsler hala şehir içindeki otogara girmeyip yol üzerindeki Shell'de yolcu indiriyorlar.Dolmuş ile şehre gidiliyor,TOKİ mahallesinide dolaşan aracın ücreti 1.50 lira ile belkide ülkenin en ucuz toplu taşıma aracı.
Şöyle bir şehri dolaşınca o eski canlılığından eser kalmadığı hemen farkediliyor.Sanki suyu çekilmiş değirmen gibi.Bu konuda pek kimseyle konuşmadığım için nedenini bilemiyorum.Yerköy benim köyümün önceden bağlı olduğu Çiçekdağ ile neredeyse sınır.Öyleki yan yana iki ev veya işyeri sabit telefondan birbirlerini Yozgat ile Kırşehir'in kodlarını çevirerek konuşabiliyorlar.Burada tanıdığım insanların başında rahmetli un fabrikatörü Mehmet Yılmaz gelirdi.Şimdilerde Ankara'da Avukatlık yapan Savcı Fahri Artunç abi,Habertürk yazarlarından Saygı Öztürk,MHP'nin köşe taşlarından rahmetli Mehmet Gül'de diğer tanıdıklarım.Burada aklıma gelen bir anektoduda paylaşmak isterim.
Vakit 1990 yılının yaz ayları,o zaman iktidarda olan Anavatan partimizin Kırıkkale İl yönetim kurulu sekreteriyim.Akşam 19.30 sularında nöbetci olarak parti binasında bulunduğum esnada altmış altmışbeş yaşlarında bir amcabey gelerek Yenimahallede oturduğunu aslen Gümüşhaneli olduğunu oğlunun doğuda asker olduğunu izine gelirken Sekili'de Jandarma tarafından otobüsten indirilerek bilmediği bir sebepten dolayı karakolda gözaltına alındığını annesinin evde ağlamaktan helak olduğunu anlatarak yardımcı olmamı talep etti.Hemen buyur edip sakin olmasını elimden geleni yapacağımı söyledim.Sekreterimiz Erol kardeşimden Yerköy ilçe başkanlığımızı bağlamasını istedim.Şansımızdan açıkmış ve ismini hatırlayamadığım ama soyadının sanki Başer olduğu aklımda kalmış olan İlçe başkanımız karşımdaydı,kendisiyle daha önceden hiçbir tanışıklığımızda yoktu.Nezaket konuşmalarından sonra durumu kendisine izah ederek kardeşimizle ilgilenmesini rica ettim.Yarım saat sonra gelen telefonda başkanım bir isim benzerliğinden yanlışlık olmuş yeğenimi karakoldan çıkarıp otobüse bindirip gönderdim sözlerini amcabeye aktardığımda nasıl mutlu olduğunu herhalde tahmin edersiniz.Tabiki bende mutlu olmuştum bu adamlığıda unutmadım.
Yerköy'ümüz inşallah ticaretin merkezi olan eski günlerine geri döner.
YOZGAT:Şehre batı tarafından girince sağda yemyeşil uzanan Çamlık tepesiyle soldaki yeni yapılmış Adliye binası hemen farkediliyor.Şehrin sol tarafıda tepelerden oluştuğundan mahallelere merdivenlerle çıkılıyor.Ana yol şehre girince sağlı sollu işyerlerinin ve apartmanların olduğu geniş bir bulvara dönüşüyor.Otogar'ın yanındaki kule ve Yimpaş alışveriş merkezide dikkati çeken yapılardan.Doksan bin nüfuslu bu güzel ilimizde kıpır kıpır bir canlılık hemen göze çarpıyor.Biraz ilerleyince iç taraflarda yeni yapılan Valilik binasıyla yol kenarındaki devasa Yozgat şehir hastanesi devlet yatırımlarından nasiplenildiğinin göstergeleri.Bunlarda Başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ'ın mutlaka katkıları vardır.
Yozgat'dan çıkan diğer politikacılarımız Cemil Çiçek,Lütfullah Kayalar ve Sadir Durmaz aklımda kalanlar.Hürriyet yazarlarından Ahmet Hakan'da buranın çocuğu.
YOZGAT SORGUN:Kaplıcalarıda olan elli bin nüfuslu bu şehirde hemen göze çarpan kamyon,traktör ve araba galerilerinin zenginliği.Konuştuklarımın söylediğine göre önceleri Nevşehir'in belirlediği Türkiye kamyon pazarı'nın lideri şu anda Sorgun'muş.Şehrin içerisine girince modern işyerleri size İstanbul canlılığı havası yaşatıyor.Yeni yapılan binalarında kattığı güzellikle zengin bir şehir görüntüsü kendini hissettiriyor.Sorduğumda almancılarının çok olduğunu civarda yapılan tarım ve hayvancılığında iyi olduğunu söylüyorlar.
YOZGAT ÇEKEREK:Sorgun'un içerisinden ana yolun kuzey doğusuna doğru gidilen yaklaşık bir saatlik yolculukda orman,virajlı yollar ve nihayetinde büyükce bir sulama barajıyla varılan on bin nüfuslu küçük mütevazi bir yerleşim yeri.Nisan ayında geldiğimde iki üç katlı karkas halinde gördüğümde herhalde bir devlet binasıdır diye düşündüğüm iki blok halindeki yapının on kattan fazla halini görünce minibüs şoforüne ne binası olduğunu sordum.Rezidans abi dedi.Yolculuk esnasında yaptığımız küçük şakalaşmalara binaen benimle dalga geçtiğini düşünerek tabi dedim sulama barajını kastederek önünde deniz olunca Çekerek'dede rezidans yapılır.Önde oturan yolcu arkasıda ahır ama abi dedi.O kadar kusurda bulunsun artık dedim.Şehre girerken birde baktım belediyenin koyduğu iki adet reklam panosunda İpek rezidans diye hemde maket resminde beş bloklu olduğu görülen reklam afişi var.Hayretle hakikaten rezidansmış deyince minibüscü ben sana yalanmı söylüyorum abi dedi.Yok da dedim pek de inanmamıştım.Abi dedi hemde daireler 184 bin liradan satılıyor.Valla helal olsun kardeşim dedim buraya acayip hava katar.Şehirde sorduğumda arsanın belediyeye ait olduğu,dairelerin bir bölümünün Adliye lojmanları gibi değerlendirileceği diğerlerininde kısmen gelecek yıl sekiz bölümü açılacak olan üniversitenin hocalarına tahsis edileceği söylendi.Bana anlatılanın doğruluk derecesini bilemiyorum ama Çekerek ilçesinin çehresine müthiş güzellik katacağını söyleyebilirim.
Buradada yeni yapılmış devlet binaları görünüyor.Tertemiz havası var.Güzel insanları var.Son sözümüzde şu olsun ne diyorlar Yozgat için? Yiğidin harman olduğu yer.

3 Eylül 2017 Pazar

MİLLİ TAKIMI GÖMDÜKMÜ?

Dün akşam Milli futbol takımımızın Ukrayna ile deplasmanda Dünya kupası finallerine katılma grup maçı vardı.Grupta Hırvatistan ile İzlanda 13'er bizimle Ukrayna ise 11'er puanla dizilmiştik.Bu maçtan önce oynanan grubun diğer maçında 1 puanlı Finlandiya İzlanda'yı 1-0 mağlup edince sevindik.Biliyorsunuz bir sürü entrikalı olay sonrasında Milli takım teknik direktörü Fatih Terim ayrılmış yerine ülkemizde sevilen Romen teknik adam Lucesku getirilmişti.Burdaki ilk maçta Ukrayna ile 2-2 berabere kalarak puanları paylaşmıştık.Kaliteli iyi oynayan sert bir takım olduğunu biliyorduk.Ben kendi adıma hocayada takımada güveniyordum.Kadro açıklanınca biraz tedirgin olmadım değil.Solbekte Caner'i beklerken İsmail vardı.Stoper Ömer Toprak'ı beklerken Mehmet Topal oynuyordu.İlerde topu tutacak atakları olgunlaştıracak Arda yedekler arasındaydı.Kadroda o kadar kaliteli ve takımlarındaki oyunlarıyla formda olan orta saha oyuncusu varken sahaya Ozan Tufan'ı sürmüştü.Yinede hocanın bir bildiği vardır diyerek ümidimi koruyordum.Maç Ukraynalı oyuncuların hızlı hareketleriyle başladı bizim oyuncuların şaşkın oyunlarıyla devam etti.Yediğimiz ilk gol bariz ofsayt ikinci gol ise dışardan çevrilen topla atılmıştı.Hakem bu golleri vermeseydi 0-0 beraberemi kalırdık? Hayır yiyeceğimiz başka gollerle yine yenilirdik.Çünki Ukrayna 2-0 neticeyi bulunca oyunu rolantiye aldı.Zaten bende sinirlenmemek için ikinci golden sonra maçı göz ucuyla seyretmeye başladım.Daha üç maçımız var ama mucize olmazsa Dünya kupalarına yine katılamayacağız.Sayın federasyon başkan ve yetkilileri uzun yıllar sonra Şenol Güneş'in teknik direktörlüğünde katılıp dünya üçüncüsü olduğumuz örnek önünüzde dururken bu başarısız sallanmalarda neyin nesidir.Delege olsaydım direkt olarak istifanızı isterdim buna hakkım yok biliyorum ama milli hisleri kuvvetli bir futbolsever olarak diyorumki bu kadar tecrübeden sonra lütfen daha iyi yönetim gösterin olurmu?

23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİM ANKETİNDE 3.OLDUK

23 HAZİRAN 2019 İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ: Hata payı içinde KONTAK ARAŞTIRMA Anketi: CHP Ekrem İMAMOĞLU.     %53....