Refah Partisi ile Doğruyol Partisinin koalisyonunun,ülkemizde hükümet ettiği yıllar.
Prof.Dr.Necmettin Erbakan Başbakan,Prof.Dr.Tansu Çiller Başbakan yardımcısı olarak görev yapıyorlar.
İki akademisyen Profosörün iktidarının hüküm sürdüğü bir dönemi yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanıda Süleyman Demirel.
Hükümet güzel icraatlar yapıyor.
En önemli kararlarından birisi,Ekonomide havuz sisteminin uygulanmaya başlaması.
Bundan önceki hükümetler döneminde,kar eden kamu kurumu,paralarını devlet bankalarında boş beleş tutarken,zarar eden kamu kurumları,yüksek faiz oranlarıyla özel bankalardan kredi kullanıyordu.
Getirilen havuz sistemi ile,kamu kurumlarının paraları bir havuz hesabında toplanıyor,ihtiyacı olan ödemelerini bu hesaptan yapıyordu.
Bu durum devlete yüksek faizle risksiz ve kolayca para satan özel bankaları rahatsız ediyordu.
Hükümet,Subay-Astsubay başta olmak üzere,işçi,memur ve emeklilerin maaşlarınıda ciddi oranda artırarak,hem ekonominin canlanmasını hemde halkın rahatlamasını sağlamıştı.
AGİAD'da Ahmet Köksal'ın yönetim kurulu başkanlığı döneminde,bende başkan yardımcılığı görevini yürütüyordum.
Refah Partisi Genel merkez heyetinin saat:19.30'da derneğimizi ziyaret edeceği haber verildi.
Başkanımız şehir dışında olduğu için heyeti yönetim kurulu üyelerimizle birlikte benim ağırlamamı istedi.
Hatırladığım kadarıyla,Bayram Coşkun,Cengiz Kaplanhan,Yaşar Ayyıldız ve diğer arkadaşlarla hazırlıklarımızı yapıp,heyeti beklemeye başladık.
RP Genel başkan yardımcısı,Sivas Milletvekili Temel Karamollaoğlu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç başkanlığında,aralarında Kırıkkale Milletvekilimiz Kemal Albayrak'ında bulunduğu, RP Milletvekilleri,RP Kırıkkale teşkilat mensupları ile Çullu Belediye başkanı Hacı Ayan'dan oluşan heyet tam vaktinde dernek binamıza teşrif ettiler.
Karşılama ve hoşgeldin faslından sonra,Temel bey,"Kırıkkale'deki Odalar ile bazı sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettklerini,en sonrada yarım saatliğine bize geldiklerini,ülke ve hükümet hakkındaki görüş ve önerileri dinlediklerini,AGİAD'ıda dinlemek istediklerini" söyleyerek sohbeti başlattı.
Bende hükümetin güzel çalışmalarından memnun olduğumuzu belirterek,ülkemiz ve Kırıkkale için bazı istek ve önerilerimizi sıraladıktan sonra konuyu RP'sine getirerek,"derin güçler sizden rahatsız oluyorlar,partinizi kapattıracaklar,dikkatli olmalısınız"diyerek konuyu başka bir yere çektim.
Hatırladığım kadarıyla o zaman henüz RP'sine kapatma davası açılmamıştı,ama medyanın bir kısmında bu konu yazılıp çiziliyordu.Tam olarak hatırlayamıyorum ama belkide Yargıtay başsavcılığı tarafından kapatma davası için inceleme başlatılmışta olabilir.
Hitap şeklimide sayın başkanım ve sayın bakanımdan samimi olarak abi'ye dönüştürerek,Temel bey ile Ahmet Cemil beyin,uzun uzun izah ettikleri bazı sebeplerle partimizi kapatamazlar sözlerine karşılık olarak şu benzetmeyi yapmıştım.
"Sizler sahada çok güzel futbol oynuyorsunuz,bizlerde tribünde sizi severek ve beğenerek izliyoruz,ancak hakem sizin formanızın,şortunuzun rengini beğenmiyor,sizi sahadan atacak",cümlelerime yine kendi inandıkları istikamette izahlarda bulunmuşlardı.
Bense tezimde ısrar ederek biraz daha ileri bir yorumda bulunmuş ve şöyle devam etmiştim.
Partinizi kapattırınca sizin ne yapacağınızıda biliyorlar.Yeni bir parti kuracaksınız ama onuda kapattıracaklar.
Size önerim şudur;Onların tahmin edemeyeceği bir şey yapın,mesela RP kapatılırsa hükümetten ayrılın,sonrasında tek bir parti kurmayın,20'şer kişilik mecliste grup kuracak şekilde en az beş parti kurun,bu şekilde onların kurduracağı hükümete karşı meclis komisyonlarında ortağınız Doğruyol partisi ile birlikte çoğunluğu oluşturarak,hükümetin iplerini elinizde bulundurmuş ve sizlerin istemediği kanunların çıkmasına engel olmuş olursunuz,bunu yaparkende yalpalayacağını düşündüğünüz Milletvekillerini ana partinizde tutun.
Bu görüşlerime daha fazla itiraz etmişler ve müzakere dahi edilemeyeceğini söylemişlerdi.
Sohbet o kadar samimi ve ilginç bir boyut kazanmıştı ki,yarım saatliğine geldikleri derneğimizden ancak saat:23.30'da ayrılabilmişlerdi.
Sonrasında bildiğiniz gibi,28 Şubat süreci başladı, RP'sine kapatma davası açıldı ve Anayasa mahkemesi tarafından kapatılmasına karar verildi.RP-DYP koalisyon hükümeti bozuldu.
Rahmetli Erbakan hoca tarafından Fazilet partisi kuruldu.Onada kapatma davası açıldı ve kapatıldı.
Keşke bütün bunlar ülkemizde yaşanmasaydı ama bütün öngörülerim doğru çıktı.
RP'liler bizim gibi sıradan,Ankara'ya göre taşralı insanların uyarılarını dikkate almadılar.Nede olsa onlar her şeyin en doğrusunu ve iyisini biliyorlardı.
Halbuki bizlerde ülkemiz adına kaygılanıyor,okuyor,gündemleri takip ediyorduk.
Bütün bu gelişmeler olup bittikten sonra,bir yerde Kemal Albayrak ile sohbet imkanı bulduğumda,konuyu hatırlatarak,bizleri niye dinlemediniz kardeşim bak bütün söylediklerimiz bir bir gerçek oldu diye serzenişte bulunmuştum.
O'da senin yaptığın yorum ve önerileri partide tartıştık ama kabul görmedi demişti.
Ne diyelim,kendi düşen ağlamazmış.
Prof.Dr.Necmettin Erbakan Başbakan,Prof.Dr.Tansu Çiller Başbakan yardımcısı olarak görev yapıyorlar.
İki akademisyen Profosörün iktidarının hüküm sürdüğü bir dönemi yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanıda Süleyman Demirel.
Hükümet güzel icraatlar yapıyor.
En önemli kararlarından birisi,Ekonomide havuz sisteminin uygulanmaya başlaması.
Bundan önceki hükümetler döneminde,kar eden kamu kurumu,paralarını devlet bankalarında boş beleş tutarken,zarar eden kamu kurumları,yüksek faiz oranlarıyla özel bankalardan kredi kullanıyordu.
Getirilen havuz sistemi ile,kamu kurumlarının paraları bir havuz hesabında toplanıyor,ihtiyacı olan ödemelerini bu hesaptan yapıyordu.
Bu durum devlete yüksek faizle risksiz ve kolayca para satan özel bankaları rahatsız ediyordu.
Hükümet,Subay-Astsubay başta olmak üzere,işçi,memur ve emeklilerin maaşlarınıda ciddi oranda artırarak,hem ekonominin canlanmasını hemde halkın rahatlamasını sağlamıştı.
AGİAD'da Ahmet Köksal'ın yönetim kurulu başkanlığı döneminde,bende başkan yardımcılığı görevini yürütüyordum.
Refah Partisi Genel merkez heyetinin saat:19.30'da derneğimizi ziyaret edeceği haber verildi.
Başkanımız şehir dışında olduğu için heyeti yönetim kurulu üyelerimizle birlikte benim ağırlamamı istedi.
Hatırladığım kadarıyla,Bayram Coşkun,Cengiz Kaplanhan,Yaşar Ayyıldız ve diğer arkadaşlarla hazırlıklarımızı yapıp,heyeti beklemeye başladık.
RP Genel başkan yardımcısı,Sivas Milletvekili Temel Karamollaoğlu ve Devlet Bakanı Ahmet Cemil Tunç başkanlığında,aralarında Kırıkkale Milletvekilimiz Kemal Albayrak'ında bulunduğu, RP Milletvekilleri,RP Kırıkkale teşkilat mensupları ile Çullu Belediye başkanı Hacı Ayan'dan oluşan heyet tam vaktinde dernek binamıza teşrif ettiler.
Karşılama ve hoşgeldin faslından sonra,Temel bey,"Kırıkkale'deki Odalar ile bazı sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ettklerini,en sonrada yarım saatliğine bize geldiklerini,ülke ve hükümet hakkındaki görüş ve önerileri dinlediklerini,AGİAD'ıda dinlemek istediklerini" söyleyerek sohbeti başlattı.
Bende hükümetin güzel çalışmalarından memnun olduğumuzu belirterek,ülkemiz ve Kırıkkale için bazı istek ve önerilerimizi sıraladıktan sonra konuyu RP'sine getirerek,"derin güçler sizden rahatsız oluyorlar,partinizi kapattıracaklar,dikkatli olmalısınız"diyerek konuyu başka bir yere çektim.
Hatırladığım kadarıyla o zaman henüz RP'sine kapatma davası açılmamıştı,ama medyanın bir kısmında bu konu yazılıp çiziliyordu.Tam olarak hatırlayamıyorum ama belkide Yargıtay başsavcılığı tarafından kapatma davası için inceleme başlatılmışta olabilir.
Hitap şeklimide sayın başkanım ve sayın bakanımdan samimi olarak abi'ye dönüştürerek,Temel bey ile Ahmet Cemil beyin,uzun uzun izah ettikleri bazı sebeplerle partimizi kapatamazlar sözlerine karşılık olarak şu benzetmeyi yapmıştım.
"Sizler sahada çok güzel futbol oynuyorsunuz,bizlerde tribünde sizi severek ve beğenerek izliyoruz,ancak hakem sizin formanızın,şortunuzun rengini beğenmiyor,sizi sahadan atacak",cümlelerime yine kendi inandıkları istikamette izahlarda bulunmuşlardı.
Bense tezimde ısrar ederek biraz daha ileri bir yorumda bulunmuş ve şöyle devam etmiştim.
Partinizi kapattırınca sizin ne yapacağınızıda biliyorlar.Yeni bir parti kuracaksınız ama onuda kapattıracaklar.
Size önerim şudur;Onların tahmin edemeyeceği bir şey yapın,mesela RP kapatılırsa hükümetten ayrılın,sonrasında tek bir parti kurmayın,20'şer kişilik mecliste grup kuracak şekilde en az beş parti kurun,bu şekilde onların kurduracağı hükümete karşı meclis komisyonlarında ortağınız Doğruyol partisi ile birlikte çoğunluğu oluşturarak,hükümetin iplerini elinizde bulundurmuş ve sizlerin istemediği kanunların çıkmasına engel olmuş olursunuz,bunu yaparkende yalpalayacağını düşündüğünüz Milletvekillerini ana partinizde tutun.
Bu görüşlerime daha fazla itiraz etmişler ve müzakere dahi edilemeyeceğini söylemişlerdi.
Sohbet o kadar samimi ve ilginç bir boyut kazanmıştı ki,yarım saatliğine geldikleri derneğimizden ancak saat:23.30'da ayrılabilmişlerdi.
Sonrasında bildiğiniz gibi,28 Şubat süreci başladı, RP'sine kapatma davası açıldı ve Anayasa mahkemesi tarafından kapatılmasına karar verildi.RP-DYP koalisyon hükümeti bozuldu.
Rahmetli Erbakan hoca tarafından Fazilet partisi kuruldu.Onada kapatma davası açıldı ve kapatıldı.
Keşke bütün bunlar ülkemizde yaşanmasaydı ama bütün öngörülerim doğru çıktı.
RP'liler bizim gibi sıradan,Ankara'ya göre taşralı insanların uyarılarını dikkate almadılar.Nede olsa onlar her şeyin en doğrusunu ve iyisini biliyorlardı.
Halbuki bizlerde ülkemiz adına kaygılanıyor,okuyor,gündemleri takip ediyorduk.
Bütün bu gelişmeler olup bittikten sonra,bir yerde Kemal Albayrak ile sohbet imkanı bulduğumda,konuyu hatırlatarak,bizleri niye dinlemediniz kardeşim bak bütün söylediklerimiz bir bir gerçek oldu diye serzenişte bulunmuştum.
O'da senin yaptığın yorum ve önerileri partide tartıştık ama kabul görmedi demişti.
Ne diyelim,kendi düşen ağlamazmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder