15 Ağustos 2010 Pazar

17 AĞUSTOS DEPREMİ

Çocuklar Gebze Bayramoğlunda tatilde.
Evde yalnızım.
Havalar sıcak.
Terastaki yatak odasının kapı,pencerelerini açıp yatmışım.

Yatağın sallanması ile uyanıyorum.Besmele çekip kalkıyorum.Deprem oluyor galiba diye içimden geçiriyorum.Kalkıp dışarı çıkıyorum.Elektrikler kesilmiş,her yer zifiri karanlık.Karşı yolda tepe lambaları yanıp sönen polis arabası yavaş yavaş ilerliyor.
İçeri girip yatağa uzanıyorum.
Biraz dalmışım,ne kadar süre geçti bilmiyorum,yan taraf mutfaktaki paralel telefon çalıyor.Kalkıp açıyorum.
Annem;Oğlum deprem olmuş hissettinmi iyimisin diye soruyor.
Hissettim anne sen iyimisin diyorum.
İyiyim oğlum,komşuların hepsi dışardalar diyor.
Telefonu kapatıp tekrar terasa çıkıp aşağıya bakıyorum.İnsanlar telaşla caddeyi doldurmuşlar.Şehirde bir uğultu var.Trafikte çoğalmış.
Alt kata inip bir su içiyorum,İşe ilk başlayan işyerimiz Belediye ekmek fırınını arıyorum.
Telefona Hıdır çıkıyor.
Hayırlı işler ne var ne yok diyorum.
Sağol abi,elektrikler kesildi,dışarda oturuyoruz diyor.
Depremi hissettinizmi diyorum.
Abi biz hafif hissettik ama radyonun dediğine göre İstanbul vahvolmuş diyor.
Hemen Gebze'de bacanağım Orhanı arıyorum,telefon düşmüyor,kayınbiraderim Mithatı arıyorum,herkesin cep telefonlarını arıyorum.Hiçbiri düşmüyor.
131 şehirler arasını arıyorum telefon çalıyor.
Çıkan santral memuruna Gebze numarası yazdırmak istiyorum diyorum.
Beyefendi depremden dolayı,o bölgede hiçbir telefona ulaşılamıyor diyor.
Bende müthiş bir heyecan ve endişe.
Hemen elimi yüzümü yıkayıp,üzerimi giyip,evden çıkıyorum.
Cadde ana baba günü,insanlar arabalarda radyoları açmış dinliyorlar.
Komşum Cemalettine durumlar nasıl diyorum.
Abi,deprem Koaeli merkezli,marmarayı felç etmiş gibi sözler söylüyor.
Heyecan ve endişem biraz daha artıyor.Hızlıca yola koyulunca Cemo;abi nereye diyor,çocuklar Gebzede kardeşim diyorum.
Randıman fırınına iniyorum kimse yok,şafak fırınına varıyorum,emektar Mehmet Balıkçı tek başına bekliyor,diğer işçiler gelmemiş.Şoförleri arıyorum,birisini bulup hemen arabayı bana getir diyorum.
Ford transit pikaba binip,yolumun üzerindeki şimşek fırınına uğruyorum,elemanlar gelmiş oturuyor,hemen arabanın aküsünü söküp jeneratörü çalıştırıp onlara yol veriyorum.
Bakıyorum cebimdeki para çok az.Mis fırınında Hacı İbrahim abiye uğrayıp bir miktar para alıyorum,şirket hesabıma yazdır abi ben Gebzeye gidiyorum diyorum.
İlk defa saate bakıyorum 06.00,yola çıkıyorum.
Hemen radyoyu açıyorum.
Yalovada yüzyirmibeş ölü,Adapazarında 20 ölü,Zonguldakta 2 ölü.
Peki Gebze ne durumda?
Adı geçmiyor.
Araba yeni,son sürat basıyorum gaza.
Radyo,Sağlık Bakanı Osman Durmuş ile Bayındırlık Bakanı Koray Aydınında deprem bölgesine gitmek için yola çıktıklarını haber veriyor.
Kızılcahamam civarında beni geçiyorlar.
Radyo aynı haberleri biraz ilave ederek vermeye devam ediyor.
Şurda şu oldu,burda bu oldu Gebzeden ise haber alınamıyor.
Allah allah nasıl yani?
Gebze yerle birmi oldu?
Artık ağlamaya başlıyorum,ağzımda dualarla.
Tam Adapazarına yaklaştığımda trafik durmuş,araçlar sıra sıra,insanların bir kısmı aşağı inmiş bekliyorlar.
Saat:08.45
Sakarya köprüsü çökmüş,yol kapalı.
Saat 10.00 gibi araçlar hareket ediyor.Ana yoldan çıkıp,toprak köy yoluna giriyoruz.Yavaş yavaş önce kuzeye sonra batıya doğru birçok köyün içinden geçerek ilerliyoruz.
Adapazarına geldiğimde manzara şöyle;Kimisi bizim gibi dışardan bölgeye geliyor,kimiside arabalarını yüklemişler bölgeden kaçıyorlar.Buda müthiş bir trafik keşmekeşi meydana getiriyor.Yolların sağı solu kalmamış gibi,kim nerden boşluk bulursa ordan gitmeye çalışıyor.
Yıkılan binalar,polis,itfaiye araçları,ambulanslar ordan oraya hareket halindeler.
Zar zor Adapazarını çıkıyorum,biraz ilerleyince bir benzin istasyonunun önünde trafik, gidenler ile gelenlerin çakışması ile kilitlenmiş,her yer araba sanki.
Arabadan inip,kilitleyip tesise vardığımda bakıyorum Bakanlarımızda orada kalmışlar.
İki bakanda ellerinde telefon sürekli bir yerlerle konuşup yolun açılmasını sağlamaya çalışıyorlar.
Polis helikopteri gelip,yukardan aşağıya talimatlar vererek yolu açıyor.
Saat:16.00 civarı.
Yola tekrar koyuluyorum,İzmitten sonrasını daha kolay gidiyorum.Trafik hem gidiş hem geliş kalabalık ama çift yol tıkanmadan trafik işliyor.
Radyo hala Gebzeden haber alınamıyor diyor ama bakıyorum etrafa buralar iyi,Dilovasına geliyorum birşey yok,sanki deprem olmamış gibi.
Endişem biraz yatışır gibi oluyor ama radyo rahat vermiyorki.
Gebzeyi görünce rahatlıyorum.Binalar sağlam ama ortalıkta kimse görünmüyor.
Çarşıda iki kişiyi görünce duruyorum.
Kardeşim durum nasıl?
Abi buralar iyi,birşey yok ama deniz kenarları,Darıca yıkılmış diyorlar.
Heyecan,endişe tekrar başlıyor.
Cuma pazarındaki amcamın (kayınpederim)evine uğruyorum.Apartman kapısında yaşlı bir karı koca oturuyor.
Nerdeler diye bizimkileri soruyorum.
Oğlum kimse yok,herkes korkudan dışarlara gitti diyorlar.
Bayramoğluna varıyorum,durum iyi gözüküyor,binalar sağlam,içimi bir rahatlık kaplıyor.
Ihlamur sokağa giriyorumki,bizimkiler cümbür cemaat yandaki boş arsayı mesken tutmuşlar.
Saat:17.30 suları.
Birbirimizi görünce sevinçle sarılıyoruz.Onlarda haber alamadıkları için benim için endişelenmişler.
Ben bir abdest alıp,namaz kılayım diye hareketlenince aman eve girme artçı depremler devam ediyor,ne olur ne olmaz diyorlar ama ben eve girip tam abdest almaya başlıyorumki,hem alttan küt küt vurup hemde sağa sola sallayan bir artçı depremi canlı yaşıyorum.

Hiç yorum yok:

23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİM ANKETİNDE 3.OLDUK

23 HAZİRAN 2019 İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ: Hata payı içinde KONTAK ARAŞTIRMA Anketi: CHP Ekrem İMAMOĞLU.     %53....