12 Ağustos 2010 Perşembe

3 TEMMUZ PATLAMASI

Tarih 3 Temmuz 1997.
Kırıkkalede Hürriyet caddesindeki Ekpaş AŞ.binasındayım.
Sabah saat 09.30 suları.
Korkunç bir patlama sesiyle birlikte irkiliyoruz.

Binanın ön cephesindeki camlar,iç bölmedeki camlar ile içerdeki muhasebe bölümünün camları basınçla yerle bir oluyor.
Muhasebecimiz elinden yaralanıyor,hemen ona müdahale ediyoruz.
Büroda tahmin ediyorum sekiz-on fırıncı arkadaşımız var.
Oğlum Ahmet Fazılda benimle birlikte.
İlk şoku atlatır atlatmaz dışarı fırlıyoruz.
Herkes caddede,Mühimmat fabrikasının bulunduğu Kaletepenin üzerinde simsiyah duman yükseliyor.
İlk yorumlar mühimmat fabrikası patladı şeklinde.
Caddenin üzeri kırılan camlarla dolu.
İlk düşüncem eşim ile kızım.
Ekmek fırınım yakın.
Hemen oraya bakıp eve geçeceğim.
Fırına varıyorum,camlar kırılmış,aliminyum çerçeveler yerinden sökülmüş,ekmekler kasalarda,terekte öylece bırakılmış,herşey ortada bırakılıp terkedilmiş.İşçi arkadaşlarda mutlaka çocuklarını düşünüp evlerine koştular.
Hemen eve geliyorum.
Hanım balkonda çamaşırları topluyor.Evimiz tam fabrikanın karşısında.
O'da çok korkmuş tabi.
Evde camlar kırılmamış,pencereler açık olduğundan basınç girip çıkmış,hasar vermemiş.
Hemen diğer pencereleride açıyorum,yangın devam ediyor,hemen çıkmamız lazım patlamalar devam edebilir diyorum.
Balkonda hanıma yardım ederken bir patlama daha,bu öncekinden daha kuvvetli,sarsılıyoruz.Saat:10.30.
Hemen evi terkediyoruz.
Herkes bir yerlere gidiyor.Merkezden uzaklaşıyor.
Bizde Kaletepe mahallesine,annemin evine gidiyoruz.Kızkardeşim Perihanda aynı apartmanda oturuyor.
Fabrikalara tahminen altı km.mesafede.
Anneminde bir tane pencere camı kırılmış.
Hemen onlarıda alıp biraz daha uzağa,Kırıkköy su deposunun yanına gidiyoruz.
Bizden önce burası neredeyse mahşer yeri gibi olmuş.
Tahmin ediyorum saat 14.00 sularına kadar orada yangını seyrediyoruz.
Başka patlama olmuyor.
Artık birşey olmaz diyerek biraz aşağıda bahçemiz var oraya iniyoruz.
Saat:15.30,armut ağacının dibinde yemek yerken öyle bir patlama oluyorki,hepimiz ağaçlarla birlikte ters istikamete doğru yatıyoruz.
Korkunç birşey.
Yükselen duman aynen Hiroşima fotoğrafındaki gibi.
Korkuyla birbirimizi kontrol ediyoruz,çok şükür birşey yok.
Akşam üzeri polis otosu anons yaparak geziyor.
Yangın devam ediyor,gece 23.00 civarında büyük patlama bekleniyor,Kırıkkale yerle bir olabilir,lütfen şehri terkedin.
Yapacak birşey yok,Ankaraya gitmeye karar veriyoruz.
Gitmeden eve bir uğrayıp bakayım diyorum,şehirde kimse kalmamış gibi,sokaklar bomboş,sanki ölü şehir.
Apartmana giriyorum,dairelerin ahşap kapıları kırılmış,çelik kapılar açılmış,bizim ev son katta, kapı sağlam,açıp giriyorum kırık dökük birşey yok,pencereleri açmamız işe yaramış,basınç zarar vermemiş.
Ankarada annemleri kızkardeşim Nerimanın evine bırakıp,bizde bacanağım Erol'un Elvankentteki evine varıyoruz.
Televizyonlar naklen Kırıkkaleyi gösteriyorlar.
Şöyle düşünüyorum.
Bak üzerindekilerden başka birşeyin yok,verende allah alanda.
Akşam namazını ağlayarak kılıyorum.Dua ediyorum.
Önce geceyi,sonra sabahı bekliyoruz,korkulan olmuyor,başka patlama yok.
Gebzeden amcamlarda bizi merak edip geliyorlar.
Ben sabah tek başıma Kırıkkaleye durumu kontrol etmek için geliyorum.
Şehirde yiyecek yok,elektrikler hala kesik.Hemen jeneratörü olan fırınları dolaşıp,işçilerini getirip çalışmaları talimatı veriyorum,bazıları zaten çalışmaya başlamışlar,kendi fırınımıda faliyete geçiriyorum.
Bu arada Belediye Başkanımız Cemalettin Akdoğan arıyor.
Nerdesiniz aslanım yav,ekmek üretin bize yardımcı olun.
Başkanım merak etme biz tedbirimizi aldık,jeneratörlü fırınlar çalışmaya başladı,bir iki saate kadar fırınlarda ekmek çıkar.
Ankarayı arıyorum,buzdolabındakiler kokmuş,şehirde yiyecek yok,birşeyler alıp gelin.
Sonra öğreniyoruzki.Vali Behiç Çelik başkanlığındaki kriz merkezinin tespitine göre,yangının durumu,büyük bombaların bulunduğu alana mesafesi,rüzgarın hızı hesap edildiğinde gece 23.00'de bombalar patlayacak,altı km.çapında bilmem ne kadar derinliğinde çukur açıp,şehri gömecek,bunun için kriz merkezinide uzağa kurmuşlar.Ama rabbimin işine bakınki rüzgar,ters yöne esmeye başlayınca yangın bombalara ulaşamamış.Zaten ertesi gün yerden itfaiye havadan helikopterler çalışarak yangını söndürdüler.
Rabbimize hamdolsun,ikiyüzbin nüfuslu koca bir şehri korudu.
Bütün işyerleri,evlerin herşeyi açıkta olduğu halde,hiçbir hırsızlık olayının olmamasıda hem insanımızın güzelliği,hemde güvenlik kuvvetlerimizin çalışmalarıyla mümkün oldu.
Fabrikada ölen, yaralanan oldu,kazamıydı yoksa sabotajmı açığa çıkmadı,daha doğrusu araştırılmadı.

Hiç yorum yok:

23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİM ANKETİNDE 3.OLDUK

23 HAZİRAN 2019 İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ: Hata payı içinde KONTAK ARAŞTIRMA Anketi: CHP Ekrem İMAMOĞLU.     %53....