30 Ağustos 2010 Pazartesi

KIRIKKALE-TARSUS MAÇI

Rahmetli babam Kırıkkalesporda idarecilik yapıyordu.
Bende her erkek çocuk gibi daha yedi yaşımda mahallede top oynamaya başlamış,ilk Kırııkalespor maçınada ilkokul ikinci sınıftayken rahmetli öğretmenim Seyfettin Kaya ile birlikte gitmiştim.

Altmışlı yılların sonuydu,dokuz-on yaşındaydım.Kırıkkalespor her yıl olduğu gibi şampiyonlüğa oynuyordu,Tarsus idmanyurdu futbol takımıda liderlikte rakibiydi,sezonun son maçımıydı yoksa sondan bir evvelkimi tam olarak hatırlayamıyorum,Tarsusla kendi sahamızda oynayacaktık.
Bu maçta galip gelirsek şampiyon biz olacaktık,beraberlik veya mağlubiyetimiz halinde ise Tarsus.
Babamın kulüpte yapacağı işler olacağı için ben maça Hasan Cengiz eniştemle(halamın beyi) gitmiştim.Açık tribünlerin tam orta yüksek yerinde kendimize yer bulmuştuk.
Kapalı tribünün yanındaki açık tribünde Tarsuslu taraftarlara ayrılmıştı.Beşyüz kişi civarında onlarda stadta yerlerini almışlardı.
Maça ilgi o kadar büyüktüki o güne kadar stad bu kadar insan görmemişti.
Beşbin kişi kapasiteli stadta neredeyse üç misli taraftar vardı.Stadın dışındaki ağaçlar sırım gibi insan doluydu.Kaletepeye bakıncada ağaçların arasında karınca gibi insan görünüyordu.
Taraftar maçtan saatler önce tezahürata başlamış,şampiyon şampiyon diye ortalığı inletiyordu.
Stad içinde ve dışında o güne kadar hiçbir maçta görmediğimiz şekilde güvenlik tedbirleri alınmıştı.Kırıkkaledeki güvenlik kuvvetlerinin olumsuz bir durumda yetersiz kalabilecekleri düşünülmüş olmalıki,ilimiz Ankara'dan (o zaman henüz ilçeydik)ilk defa gördüğüm kalkanlı,kasklı toplum polisleri(şimdi çevik kuvvet diyorlar)seyirci ile sahanın arasında ikinci bir tel örgü gibi dizilmişlerdi.
Hatırladığım kadarıyla takımımızda Salih,Burhan,Sarı Mehmet,Ali Erol,Büyük Erol gibi futbolcular oynuyordu.
Maç bu atmosfer içinde başladı,ilerleyen dakikalar içinde karşılıklı birer gol atıldı,maç 1-1 devam ediyorduki,maçın bitimine çok az bir süre kala bizim takım bir penaltı kazandı.Seyircide müthiş bir sevinç ve heyecan,penaltıyı gole çevireceğiz ve maç bitecek bizde bu galibiyetle şampiyon olacaktık,zafer o kadar yakındıki neredeyse avuçlarımızın içindeydi.
Topun başına Büyük Erol geldi,gerildi gerildi,stadta çıt çıkmıyor,sanki nefesler tutulmuş gibi,hakemin işaret vermesiyle birlikte topun üzerine gelen Erol abi öyle bir vuruş yaptıki,top neredeyse kale direğinin beş metre üzerinden avuta gitti.
İşte ne olduysa ondan sonra oldu,kalecimiz Salih abinin bir Tarsuslu oyuncuyu sahanın ortasında kovalayarak tekmeyi savurmasıyla diğer oyuncular,sahanın kenarındakiler birbirlerine girdiler.
Bir kısım seyircilerinde sahaya girmesiyle olaylar büyüdü.
Eniştem elimden tuttu,tribünden inip izdiham içerisinde çıkış kapısına doğru ilerleyip kendimizi dışarıya attık.Bu arada güvenlik kuvvetleride seyirciyi dağıtmaya çalışıyorlar,tam bir curcuna.
Arkada polisler önde biz tren yoluna kadar kaçtığımızı hatırlıyorum.
İnsanlar tren yoluna ulaşınca,rayların arasındaki taşları kaptıkları gibi polislere atmaya başladılar.Bu sefer taraftarlar polisleri çırak okuluna kadar kovaladılar.oradan tekrar polislerin kovalayışı ile bu durum sürekli tekrar ediyor.Biz ise Gar binasının önünde bir grup insanla olup bitenleri seyrediyoruz.
Silah sesleri,gaz ve sis bombaları,müthiş bir uğultu adeta tam bir savaş alanı.Yaralananlar,kanlar içinde olayların içinden ayrılanlar,yere düşenler,yaralıları taşıyanlar inanın anlatmaya kelimeler kafi gelmez.
Bu arada biz farkında değiliz ama epey vakit geçmiş,eniştem artık gidelim dedi,tam Uğur sinemasının(şimdiki kültür müdürlüğü binası)önüne gelmiştikki,karşıdan gelen kırıkçı Fehmi abi bizi durdurdu,enişteme nerdesiniz kardeşim,Ahmet abi Memete birşeymi oldu diye deliye döndü,herkes sizi merak ediyor hadi yürüyün gidelim dedi.
Fırıncıların ortak kuruluşu,babamın başkanı olduğu Un ticaret binasına geldikki acayip bir kalabalık bizi karşıladı,babam bana sarıldı,enişteme kızdı beni hemen eve gönderdi.
Bizim evde meraktan akrabalar ve komşularla dolup taşmıştı,annem ve diğer yakınlarım sarılıp kucakladılar,ben şaşkınlık içindeydim çünki benim için anormal bir durum yoktu.
Radyo sürekli Kırıkkale haberlerini veriyordu.
Ertesi günkü ve devam eden günlerde bütün gazeteler neredeyse tüm sayfalarında bu haberleri verdiler.
Yanılmıyorsam olaylarda üç kişi hayatını kaybetmiş,elli kişide çeşitli şekillerde yaralanmışlardı.
Kurşunla boğazından yaralananlardan biride komşumuz Uğur Kuşdemir abiydi.
Bu facia dünya futbol tarihindeki kötü olaylar içerisindeki yerini aldı.
Sonraki yıllarda Kırıkkalespor şampiyonluklar yaşadı.Birinci lige yükselen ilk ilçe takımı olma şerefine nail oldu.
Neydi o şiddet öyle?
Neye yaradı?
Ölenlere,onların geride bıraktıklarına yazık olmadımı?

Hiç yorum yok:

23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİM ANKETİNDE 3.OLDUK

23 HAZİRAN 2019 İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ: Hata payı içinde KONTAK ARAŞTIRMA Anketi: CHP Ekrem İMAMOĞLU.     %53....