13 Şubat 2012 Pazartesi

MİLLİ OLAN SEVİLMELİ

Gençlik yıllarımda MİT denilince gizemli,her şeyi bilen ve izleyen,korkup-çekinilmesi gereken bir yapı olduğunu zannederdim.

Zaten hemen hemen hiç kimse MİT lafını ağzına bile almazdı.
Askerde Tabur S-4 yazıcısı olduğumdan bir müddet sonra,S-3 yazıcısı Orhan Musluoğlu kardeşimin,Mehmet güvenlik soruşturman temiz geldi sözü üzerine,yazıcı ve posta arkadaşlarla,güvenlik soruşturmalarını,Jandarma'mı,Emniyet'mi,MİT'mi yapıyor acaba diye kısa bir sohbet yapmıştık.
Uzun zaman önce bir grup arkadaşımla gece 23.30 sularında Gülbaba öğrenci yurdundan sohbetten çıktığımızda,bir arkadaşın caddenin karşısındaki seyyar tatlıcıya dikkat çekerek,bu adam MİT'den olabilir yoksa bu saatte kime tatlı satacakki dediğini hatırlıyorum.
1995 yılında başkan yardımcılığı görevini yürüttüğüm Zafer Vakfı yönetim kurulu toplantısında,Kırıkkale'nin üst düzey bürokratlarına vereceğimiz iftar yemeğinin davetli listesini hazırlarken,arkadaşlar ilimizde birde MİT başkanlığı var ama başkanı hiç kimse davet etmiyor,hiç bir yerde göremiyoruz onuda davet edelim teklifim üzerine,aramızda biraz olurmu olmazmı,gelirmi gelmezmi tartışması yaptıktan sonra davet etme kararı almıştık.
Vakıf müdürümüz Rıza Aydoğdu ile Jandarma Alay komutanımız Albay Sedat Gündüz'ün davetiyesini götürdüğümüzde,çaylarımızı içerken komutanım dedim,biz MİT başkanımızıda iftar yemeğimize davet etmek istiyoruz ama ismini dahi bilmiyoruz.Ne dersiniz davet edelimmi,gelirmi?soruma.
Edin tabi neden olmasın deyince,komutanım o zaman ismini alabilirmiyiz dedim.
Binbaşı Yüreğir bey(soyadı ile birlikte söyledi ama gerçekten unuttum)dedi.
Hemen orada boş davetiyelerimizden birine Rıza bey ismini yazdı.
Komutanım şayet ulaşamazsak birde MİT'in telefonunu alabilirmiyiz dedim.
Sağolsun telefon numarasınıda verdi.
Alay'dan çıkınca Rıza beyle Kayseri yolundan devam ederek MİT binasına vardık.
Elimde davetiye arabadan indik,binanın geniş havlu kapısı kilitli,kapı zili varmı diye baktık yok.
İçeriye nasıl sesleniriz diye sağa sola bakarken her tarafta değişik yönlere bakan kamyon aynaları olduğunu gördük.Bizim için ilginç bir durumdu.Tabi o zamanlar kamera olmadığı için etrafı bu yöntemle görüyorlardı herhalde.
O güne kadar önünden arabayla defalarca geçtiğimiz binaya hiç yakından bakmamışım demekki.
Tam o esnada beyaz bir Renault marka araç kapıya yanaştı.Aracın önünde biri sürücü olan iki erkek,arka koltuk'dada  bir bayan oturuyordu.
Sürücü olan şahıs camı açarak,buyrun bir şeyemi bakmıştınız diye sesledi.
Zafer vakfından geliyoruz,iftar yemeğimiz var,başkanımızada davetiye getirdik dedim.
Verin ben ulaştırırım diyerek davetiyeyi aldı.
Bizde teşekkür ederek ayrıldık.
Ertesi gün MİT'e telefon ettim.
Çıkan görevliye kendimi tanıtıp,başkanımızla görüşmek istediğimi söyledim.
Ne konuda görüşmek istediğimi sorunca.
Dün iftar yemeği davetiyesi getirmiştik,kapıda bir arkadaş ben iletirim diyerek aldı,davetiyemizin ulaşıp ulaşmadığını soracaktım dedim.
Merak etmeyin beyefendi davetiyeniz ulaştı,başkanımız şu anda meşgul dedi.
Teşekkür edip kapattım.
İftar yemeğimize başta Vali'miz olmak üzere ilimizin hemen hemen bütün üst düzey bürokratları katılırken,Alay komutanımız ile MİT başkanımız katılmamışlardı.
Bir gün'de Şükrü Ali Akan kardeşiminde bulunduğu bir grup arkadaşla sohbet ederken,Şükrü bey MİT'in madeni yağ ihalesine teklif verdiğini,ihale kendisinde kaldığı için MİT'in Demetevler'deki binasına davet edildiğini,masada ilgili şahısla görüşürken,samimi olarak siz ciddi bir kurumsunuz beni tanımadan içeri aldınız,hadi ben iyi niyetli değilsem deyince,önündeki dosyadan gülerek önüme bir kağıt uzattı baktımki benim bütün secerem yazıyor diye bir anekdotunu anlatmıştı.
Benim MİT'le ilgili anılarımın hepsi bu.
Geçenlerde Sabah gazetesi yazarlarından Emre Aköz'ün bir yazısı üzerine MİT'in internet sitesine girdiğimde,siteye yazarın anlattığı gibi çocuklar için istihbarat oyunu konulduğunu gördüm.
Hakan Fidan bey müsteşar olduktan sonra MİT kamuoyunu kendisi hakkında daha çok bilgilendiriyor.
Bizde MİT'in korkulması gereken değil güvenilmesi gereken bir kurum olduğunu öğreniyoruz.
İşinde gücünde insanlar milli kurumumuzu neden sevmesinler ki?
Bende milli olanı severim ve güvenirim,aslada korkmam.
Bana göre ne zamanki millet olarak,askerden,polisten,adliyeden,istihbarat'dan korkmadan yaşarız,işte o zaman tam demokrasi ve hukuk devletine kavuşmuşuz demektir.



Hiç yorum yok:

23 HAZİRAN İSTANBUL SEÇİM ANKETİNDE 3.OLDUK

23 HAZİRAN 2019 İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ: Hata payı içinde KONTAK ARAŞTIRMA Anketi: CHP Ekrem İMAMOĞLU.     %53....