Ülkü ocakları genel başkanlığı,uzun yıllar cezaevinde tutuklu kalması,MHP'den bir grup arkadaşı ile ayrılarak BBP'sini kurması,ülkücü gençliği Alperenler olarak örgütlemesi,memleketi ve milleti için inandığı ideoloji doğrultusunda yaptığı çileli faliyetlerin köşe taşlarını tarif eder.
Kendisiyle tanışma imkanım olmadı,ama her zaman sevdim,takip ettim.
Mahir Yılmaz'a sormuştum.
Muhsin başkan senin yakın arkadaşındı,onun en önemli özelliği nedir?
Cesurluğu demişti,ben hayatımda onun kadar cesur birini görmedim.
Evet cesurdu,28 şubat süreci devam ederken,güçlü statükoya karşı;"Türkiye hiçbir zaman İran,Cezayir olmayacak ama bizde bu ülkeyi hiç kimseye Suriye yaptırmayız"çıkışı dikkatlerden kaçmamıştı.
Samimi dava arkadaşlarıyla birlikte her zaman milletin yanında durdu.
İktidar için,koltuk için eğilip bükülmedi.
Girdiği seçimlerde fazla oy alamadı ama milletin gönlündeki sevilme katsayısı her zaman yüksek oldu.
Zaten onun içindirki her çıkışı dikkatle takip ediliyordu.
Yaptıkları yada yapmadıklarıyla bir yerleri rahatsız ediyormuydu bilmiyorum.
2009'un Mart'ında birde duydukki,bindiği helikopter düşmüş.
Yerel seçim çalışmaları yaptığımız bir grup arkadaşla ağlamaklı olduğumuzu hatırlıyorum.
Pilotla birlikte beş kişilermiş.
K.Maraş'ın keş dağlarına çarpıp düşmüşler.
İnşallah ölmemişlerdi,milletin duaları onlarla birlikteydi.
İnternet haber sitelerinden gelen haberleri sıcağı sıcağına izliyorduk.
Bu arada Kırıkkale'dende sevenlerinden bir grup,araçlarını erzakla doldurarak,keş dağlarına doğru yola çıkıyorlardı.
Acaba çabuk bulunmalarına bir faydamız olurmu,düştüklerinde ölmemişlerse,karlı dağda donmadan yetişebilirmiyiz?
Gazeteci İsmail Güneş'in 112 ile yaptığı telefon konuşmaları yansıdı haberlere.
Arkasından Kayseri Valisinin;"Enkaza ulaşıldı,Muhsin Yazıcıoğlu yaşıyor,bazı yerlerinde kırıklar var,hastaneye kaldırıldı"açıklaması düştü haber sitelerine.
Hüzünler yerini sevinç ve umuda bırakmıştı.
Ertesi gün öğrendikki açıklama doğru değil,İsmail'dende artık haber alınamıyor.
Aramalar uzadıkça,sevenlerinde devlete ve hükümete karşı bir infial oluştu ama Yalçın Topçu basiretli konuşmaları ile herhangibir taşkınlığın oluşmasına izin vermedi.
Muhsin başkanla birlikte beş evladını millet vakarla toprağa koydu.
Hapishane hücresindeyken yazdığı "üşüyorum"şiiri heryerde yayınlanır oldu.
Halbuki o artık üşümüyordu.Bize göre bir dava şehidiydi ve peygamberimizin sıcacık kucağında yatıyordu.
Milletimizin büyük çoğunluğu ağlayarak dualarını gönderdi.
Bindiği helikopterin düşmesi kazamıydı yoksa bir suikastemi uğramıştı?
Cumhurbaşkanlığı DDK'nun araştırması ile ortaya çıkan bazı şüpheli durumlar ve Malatya özel yetkili cumhuriyet savcılığının yapacağı çalışmalar durumu aydınlatacaktır.
Bu günlerde konu hakkında sıcak gelişmeler yaşanıyor.
Artık yenilenen Türkiye'de hiçbir şey gizli kalamıyor.
Gerçekler mutlaka ortaya çıkarılacaktır.
Kendisiyle tanışma imkanım olmadı,ama her zaman sevdim,takip ettim.
Mahir Yılmaz'a sormuştum.
Muhsin başkan senin yakın arkadaşındı,onun en önemli özelliği nedir?
Cesurluğu demişti,ben hayatımda onun kadar cesur birini görmedim.
Evet cesurdu,28 şubat süreci devam ederken,güçlü statükoya karşı;"Türkiye hiçbir zaman İran,Cezayir olmayacak ama bizde bu ülkeyi hiç kimseye Suriye yaptırmayız"çıkışı dikkatlerden kaçmamıştı.
Samimi dava arkadaşlarıyla birlikte her zaman milletin yanında durdu.
İktidar için,koltuk için eğilip bükülmedi.
Girdiği seçimlerde fazla oy alamadı ama milletin gönlündeki sevilme katsayısı her zaman yüksek oldu.
Zaten onun içindirki her çıkışı dikkatle takip ediliyordu.
Yaptıkları yada yapmadıklarıyla bir yerleri rahatsız ediyormuydu bilmiyorum.
2009'un Mart'ında birde duydukki,bindiği helikopter düşmüş.
Yerel seçim çalışmaları yaptığımız bir grup arkadaşla ağlamaklı olduğumuzu hatırlıyorum.
Pilotla birlikte beş kişilermiş.
K.Maraş'ın keş dağlarına çarpıp düşmüşler.
İnşallah ölmemişlerdi,milletin duaları onlarla birlikteydi.
İnternet haber sitelerinden gelen haberleri sıcağı sıcağına izliyorduk.
Bu arada Kırıkkale'dende sevenlerinden bir grup,araçlarını erzakla doldurarak,keş dağlarına doğru yola çıkıyorlardı.
Acaba çabuk bulunmalarına bir faydamız olurmu,düştüklerinde ölmemişlerse,karlı dağda donmadan yetişebilirmiyiz?
Gazeteci İsmail Güneş'in 112 ile yaptığı telefon konuşmaları yansıdı haberlere.
Arkasından Kayseri Valisinin;"Enkaza ulaşıldı,Muhsin Yazıcıoğlu yaşıyor,bazı yerlerinde kırıklar var,hastaneye kaldırıldı"açıklaması düştü haber sitelerine.
Hüzünler yerini sevinç ve umuda bırakmıştı.
Ertesi gün öğrendikki açıklama doğru değil,İsmail'dende artık haber alınamıyor.
Aramalar uzadıkça,sevenlerinde devlete ve hükümete karşı bir infial oluştu ama Yalçın Topçu basiretli konuşmaları ile herhangibir taşkınlığın oluşmasına izin vermedi.
Muhsin başkanla birlikte beş evladını millet vakarla toprağa koydu.
Hapishane hücresindeyken yazdığı "üşüyorum"şiiri heryerde yayınlanır oldu.
Halbuki o artık üşümüyordu.Bize göre bir dava şehidiydi ve peygamberimizin sıcacık kucağında yatıyordu.
Milletimizin büyük çoğunluğu ağlayarak dualarını gönderdi.
Bindiği helikopterin düşmesi kazamıydı yoksa bir suikastemi uğramıştı?
Cumhurbaşkanlığı DDK'nun araştırması ile ortaya çıkan bazı şüpheli durumlar ve Malatya özel yetkili cumhuriyet savcılığının yapacağı çalışmalar durumu aydınlatacaktır.
Bu günlerde konu hakkında sıcak gelişmeler yaşanıyor.
Artık yenilenen Türkiye'de hiçbir şey gizli kalamıyor.
Gerçekler mutlaka ortaya çıkarılacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder